Benim başıma gelen 'domat' davası böyleydi... Birbirimiz için yanlış kişiler olduğumuzu bildiğimiz halde debelendik, yıprandık. Hiç düşünmedik 'Böyle mi yapsaydık ya la?' diye. Biz sadece yaşamak istedik. Fakat uzun bir süre sonra fark ettik ki; her gün birlikteyiz, her anımız birlikte geçiyor. Düzenli ilişkinin içinde bulduk kendimizi. O erkek reyonundan bir kıyafet denedi üzerine, ben ise bayan reyonundan. Yanlış yerlerde yanlış kişiyle yanlış şeyi istediğimizi fark ettik. Sonra üzerimizi değiştirip devam ettik yolumuza. Aktarma otobüsünde tanışan kişiler gibiydik, bir noktaya kadar beraber, aktarma merkezinde farklı yollara... Daha az darbe almayı kim istemezdi ki? Kim istemezdi ilk gün 'Biz 8 ay sonra ayrılırız. Hiç başlamayalım.' demeyi? Bunu bilmeyi? Kimse bilmiyor, merak etmeyin. Etrafınızdaki çiftlerin belki hiçbiri evlenmeyecek. İçiniz rahat olsun bu konuda. Kimseyi kıskanmanız gerekmiyor yani. Otobüste dudaktan dudağa konuşanları falan...
Bu konuda daha önce yazıcaktım fakat toplamamız gereken bir hayatımız vardı. O sürecin bittiğine inanıyorum. Bu yüzden buldum bu cesareti kendimde. Bir de o 'Küçük İskender' di, Ben 'Ömer Hayyam'...
"Ben bilmem aşkı yatırmayı yataklara, uyurken üzerini örterim en fazla.." -Küçük İskender
''Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak
Yarını düşünmen beyhude bir heves
Bir çok kişiden arda kalanlar
Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin..'' -Ömer Hayyam
İşte tam şu an nikotin giriyor devreye. 'Sigara dumanı misali hayallerim, uçar gider...'
Yad etmek niyetine;
Yanlış kişi için ağladığının farkına varmayarak. Ki doğru kişi olsaydı, seni ağlatmazdı. Bunu anla artık. Eğer ağlıyorsan, tek sebebi olmalı; yanlış kişiyle bu kadar vakit geçirdiğin için.
YanıtlaSilne kadar doğru. işte ben bunu sindiremediğim için ağlıyorum
-
nyks
sen aglama lelelelele
Sil